11 Eylül’de ilk ders zilinin çalmasıyla birlikte eğitim öğretim yılında yeni bir dönem başladı. Her okul döneminde olduğu gibi, sistemin avantajları ve dezavantajları tartışıldı. Peki başka ülkelerde okullar nasıl? Torunu İngiltere’de okula başlayan bir sosyal medya kullanıcısı, detaylı bir şekile anlattı.??
11 Eylül’de ilk ders zilinin çalmasıyla birlikte öğrenciler yeni bir döneme başladı.
Uzun bir yaz tatilinin ardından okula dönen öğrenciler kadar veliler de heyecanlıydı. Fakat velilerin heyecanı, artan okul masraflarıyla birlikte baltalandı desek yeridir.
Defterinden, kaleminden tutun da servis ücretine, formasına, yemek ve kantin fiyatlarına her ‘kalemde’ artış yaşandı.
Bu artışın yanısıra okullardaki seçmeli dersler de tartışma konusu yarattı.
Bir sosyal medya kullanıcısı, seçmeli ders adı altında verilen dersleri aslında kendisinin seçmediğini ve zorunlu olarak ders almak durumunda kaldığını paylaştı.
Her okul döneminde tartışmaya açılan bu konular sonrasında, ‘diğer ülkelerde durum nasıl?’ diye merak ederken torunu İngiltere’de okula başlayan bir kullanıcı, ‘sosyal devlet’ kavramını bir kez daha gözler önüne serdi.
Öncelikle 4. sınıfa giden Defne’nin bir devlet okuluna başladığını belirtelim.
‘Sınıflar 16 kişi, 9’da ders başlıyor.’
Tabii özellikle çalışan ebeveynler çocuklarını saat 8’de kahvaltı için bırakabiliyorlar. Öğle yemeği var, 15’te ise ders bitiyor.
Dersler bittikten sonra 18’e kadar farklı kurslar da mevcut.
Öğrencilerin hayatında çok önemli bir yere sahip olan rehber öğretmenler ise ‘ben sizlerin annesi gibiyim’ diyerek destek oluyor. Tabii aşçısı, sınıf öğretmeni de ayrı mevzu.
Bizlerin gider olarak gördüğü her şey ise okul tarafından karşılanıyor. Defterinden, kaleminden, kıyafetlerine kadar.
Ayrıca seçmeli ders adı altında seçilemeyen dersler de yok. Yüzme dersi, Fransızca, İngilizce, bilim dersi…
Okul içerisindeki imkanlar da özel bir okulu aratmayacak cinsten.
Peki okulun notu neden B?
‘Değişik milletlerden çocuk yoğunluğu az olduğu için.’
‘Kapitalist İngiltere’de en büyük servet yerli/yabancı çocuklar.’
Peki tüm bunların kapitalistlikte ne alakası var diye düşünüyorsanız, son cümlesinde ise şöyle bir ifade yer alıyor: ‘Sosyal devlet onları en iyi şekilde yetiştirmek için var.’
Öte yandan bu durum İngiltere’nin her bölgesi veya her okulu için geçerli değilmiş.
Bu anlatılanlar yine de bir devlet okulu için güzel avantajlar değil mi?
Siz ne düşünüyorsunuz?
Haydi yorumlara!
